diziler sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster
diziler sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster

Niş blog olsam hangi konularda yazabilirim?

     Niş blog olarak yoluma devam etsem hangi konu üzerine yazmaya devam edebilirim.


     1-Siyaset: Ezelinden beri siyaseti izlemeyi ve üzerine konuşmayı severim. Ama şu anda siyaset üzerine yazmak ne kadar mantıklı olur bilemedim.


niş blog konuları
foto kaynak: unsplash.com


     2-Diziler: Dijital platformlardaki dizilerden bahsetmiyorum. Televizyon kanallarındaki diziler benim ilgi alanım. Ama sakın bu alanı çok çok büyük sanmayın. İzlediğim diziler kadar. Hekimoğlu ve Arka Sokaklar izlediklerim. Bu iki dizi üzerinden ne kadar yazı yazabilirim ki.


     3-Futbol: Evet, futbolu severim. Galatasaray taraftarıyım. Derin taktik analizlerim olmaz. Yüzeysel, dışarıdan görünen olayları yorumlayabilirim. O yorumlamalarımı da kaç kişi okur, bilemem.


     Galiba benim hayatım bunlardan ibaret. Ben bunları bir düşüneyim bakalım.

Gerçek hayat hikayesinden uyarlama diziler modası başladı...

 

Gerçek hayat hikayesinden uyarlayıp dizi yapma
foto kaynak: milliyet.com.tr

     Dizilerde gerçek hayat hikayesinden uyarlama modası başladı. Tv8’de Doğduğun Ev Kaderindir, TRT 1’de Masumlar Apartmanı, hep böyle.


     Bu dizi dünyasında bir şey tutmaya görsün, hemen diğer kanallarda aynısı yapıyorlar. Böyle dedikleri için mi diziler tutuyor yoksa diziler gerçekten güzel oldukları için mi? Güzel olmadıktan sonra ne yazarsan yaz, tutmaz hiçbir zaman.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş için başarılı veya başarısız, niye diyemem?

     Ekrem İmamoğlu olsun, Mansur Yavaş olsun nasıl bir belediye başkanı olduklarını şimdilerde öğrenmek çok zor. Çünkü medyanın bir yanı yerin dibine batırıyor, bir bölümü de çok övüyor. 


Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu
foto kaynak: unsplash.com


     Bu işin aslı astarını bir dahaki seçim sandığında göreceğiz. İstanbul ve Ankara’da yaşayanlar,  gerçekten başarılı bir belediye başkanlığı yapıp yapmadıklarını oylarıyla ortaya koyacak. 


     O zamana kadar ne sövenlere, ne de övenlere aldanırım da iyi veya kötü bir şey düşünürüm belediye başkanlıkları hakkında.


SENARYO İŞİNİ ÇÖZEN DİZİLER ALIR YÜRÜR…

     Ben bu dizilerin senaryolarının yazım sürecini merak ediyorum gerçekten. Dizi başladığı zaman finali belli değil mi? Yoksa reyting alırsa duruma göre senaryoyu devam ettiririz mi diyorlar? 


     Bana göre böyle diyorlar. Çünkü diziler çok güzel başlayıp saçma sapan yerlere gidiyor. Ondan sonra da yayından kaldırılıyor.  


     Böyle yapa yapa kaç diziyi perişan ettiler. Bu senaryo işini çözen yapımcının çoğunlukla her dizisi 2 sezonu görür benden söylemesi.

    

Kendimi dinlesem...

     Gündem çok yoruyor bazen beni. Şöyle bir yerlere gitsem. Gündemi sadece arada sırada Twitter ve İnstagram’dan takip etsem. “Kendimi dinlesem” diyorum.

AKLIMA GELEN ŞARKI…

     “At kadehi elinden bin parçaya bölünsün/ Dökülsün meyler yere hatıralar gömülsün.” Durduk yere bu şarkı geldi aklıma. Muazzez Ersoy’un şarkısı.

TGRT’DE GÜZEL DİZİLER OLURDU…

     Uzun zaman önce galiba TGRT’de olacak, Muazzez Ersoy’un bir dizisi vardı. Onu izlerdik. TGRT’de güzel diziler vardı bir zamanlar. Hey gidi. Hatırlayanlarınız vardır.

KORUNMACI YETİŞTİRİLEN ÇOCUKLAR…

     İşe yeni başlayan arkadaşlarımız oluyor. Çok zorlanıyorlar. Çağrı merkezi için,“Ben yapamam bu işi” diyorlar. Kimisi de bırakıp gidiyor. Çocuklarımızı öyle korumacı yetiştiriyoruz ki. En ufak şeyde hemen pes ediyorlar.

Haber önü denen haberleri neden izlemiyorum?


     
Haber önü


     Eskiden ne güzeldi. Haber önceleri genelde diziler olurdu. Ya da Türk filmleri. Saat 19:00’a kadar sürerdi bu diziler ve filmler. Yine saat 19:00’a kadar da devamlı alt yazılar geçerdi. Şu haber var ve daha fazlası saat 19:00 ana haberde diye. Şimdi haber önü diye bir şey çıkardılar. 15 dakika öncesinden başlıyor bu haber önü dedikleri. Ve bu 15 dakika boyunca genellikle 3 sayfa haberleri oluyor. Bıçaklama, kavga, öldürme falan filan. İnsanın içini karartmaktan başka bir şey değil. Bu 15 dakikayı izlemiyorum. Bu 15 dakika başka kanallarda takılıyorum. Saat tam 19:00 olduğunda açıyorum haberleri. Çünkü ben haber izlemek istiyorum, içimi karartmak değil.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/adult-art-conceptual-dark-278312/

The Big Bang Theory izlemeye başladım...

     The Big Bang Theory, Cnbc-e kanalının olduğu zamanlar, arada denk geldiğim bir diziydi. “Bir bakayım nasıl bir diziymiş” deyip izlemiş ve beğenmiştim. O zamandan beri bir daha bakmamıştım. Şimdi bu diziye baştan başlıyorum. Bu akşam ilk sezonun, ilk bölümünü izledim. Sadece 22 dakikacık. Aslında Sherlock Holmes’a bakacaktım. Ama mübarek bir bölümü bir saat. Hani bu yabancı diziler çok kısaydı. Neyse neyse. Sherlock’a da bakacağım tabi ama şimdi değil. Ancak hafta sonu olabilir o. Biz dizimize dönersek. Çerezlik, kafa dağıtmalık bir dizi. Neyi anlatıyorum ki. Zaten adını favori diziler arasına yazdırmış bir dizi. Günün yorgunluğunu atmak için, 20 dakikalık güzel bir alternatif olarak duruyor. 

Günlük olsun da kimin yazdığı önemli değil...

*Bana günlük tarzı yazılar olsun da kimin yazdığı önemli değil. Sıradan bir insan bile olabilir. İlla ünlü biri olması gerekmez. Gündelik yaşamı okumayı severim.

*Yarın eylül ayının ilk günü. Sizce artık sıcaklar düşmeye başlar mı?

*Her ayın başında o aydan güzellikler isteniyor. Eylül bize serinlik ver diyelim o zaman biz de.

*Hafta sonu siyah pirinç festivali olacak bizim burada. Herkese bedava dağıtılacakmış. Kardeşim, “Alır yaparız. Hem şeker hastaları da yiyebiliyormuş” dedi babama. “Çin malıdır boşverin” diyor babam da.

*Ercan Kesal’ın, Peri Gazozu kitabını okumaya başladım.

*Dışarıda kar yağarken, sıcacık odada, kar yağışını izlerken blog yazısı yazmayı özledim.

*Dik oturmaya alıştıramadım kendimi bir türlü.

*Tatil bitmiş ve Selçuk Tepeli, Fox TV ana haberlerini sunmaya başlamış yine. Bu adamdan ilk başlarda hiç hoşlanmamıştım. Ama şimdilerde yorumlarını beğeniyorum.

*Dün akşam Fox TV’de, Kusursuz Kiracı adında yeni bir dizi başladı. Saçmaydı. Kardeşim, “Böyle diziler uyarlama olabiliyor” dedi. “Olabilir” dedim. Sıradan bir gazetecilik hikayesi olsaydı yeterdi yahu. İlla uçuk kaçık şeyler arıyorlar.

*Bir söz okudum. Suç ve Ceza kitabında geçiyormuş, “İnsan denen canavar, yavaş yavaş her şeye alışır” diye. O kadar doğru ki bu söz.

*Bloglardaki etkinlikler sayesinde öğreniyoruz ki, ne çok blog varmış. Ben de sanıyorum ki topu topu 40-50 blog vardır devamlı yazan. Ama hiç de öyle değilmiş. Bu çok sevindirici.

*30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle yapılan çok güzel reklamlar vardı. İnsanı bir anda duyguya sokan.

*Bakın, hayatta büyük konuşmamak lazım. Tükürdüğünüzü yalamak zorunda kalırsınız sonra.

*Taha Akkurt, kahvaltı yaparken Avrupa Yakası’nı izliyormuş. Biz de kardeşimle Güldür Güldür Show ya da Çok Güzel Hareketler’i izliyoruz. Peki siz neler izliyorsunuz?

*Bu aralar 23:00 deyince uykum geliyor. Mesela dün akşam uykudan ne kitap okuyabildim, ne de blogda yazı yazabildim.

*Elektrik ve doğalgaza zam gelmiş yine. Zamsız bir hayat hayal edemiyoruz artık.

*Hala diziler başlamadı ya. Her akşam televizyonda ne izlesek diye kanal kanal dolaşıyoruz.

*Annem, “Fesatın bağında ot bitmez” der. Çok severim bu sözü.

*İyisiyle/kötüsüyle koca bir yazı geride bıraktık. Artık sonbahardayız. Tam şiir yazma dönemi. Blogda yazı yazmayı söylemiyorum tabi. O her zaman hayatımızda var.

*Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın, kiraladığı evin sahibi Afganmış. “Akrabalarım gelecek” diyerek evi boşaltmasını istemiş. Ne hallere düştük arkadaş ya.

*Kütüphaneden 3 kitap alma hakkı var diye biliyordum ben. Meğer 5 kitap alınabiliyormuş.

*Bu aralar karpuzu çok seviyorum nedense.

*Gittiğim hiçbir yerde telefonumu masanın üstüne koymam. Kesin unuturum çünkü. O yüzden telefonla işim bittikten sonra hemen cebime koyarım.

*Telefonda büyük ekran hevesim vardı. Aldım. Şimdi de küçük ekran istiyorum. Daha kullanışlı ve pratik oluyormuş küçük ekran.

*Ceyda Düvenci, NTV’de yeni bir sohbet programına başlamış. Ne zaman açsam, Ceyda Düvenci’nin kendini övmesine denk geliyorum. Bu durum kendisine karşı antipati oluşturuyor ben de.

*YouTube trendlerde 2,3 ve 4’üncü sıralarda arka arkaya Müge Anlı’nın programları var. Bu ne abi. Resmen dağıtmış ortalığı. Yine çok esrarengiz bir cinayet var herhalde.

*Mutfaktan güzel kokular gelir ya. Karnın da acıkmıştır. Ne güzel bir andır o. Sonra yavaş yavaş sofra kurulur. Tabak, çatal, kaşık sesleri. İşte huzurlu anlardan biridir bu.

*Eğer bir kızartmanın içinde domates, biber ve soğan varsa genelde o kızartma çok güzel oluyor.

Kendi canımıza kıymet vermiyoruz...

     Scootera, bebekleriyle beraber bir çift binmiş. Olacak iş değil arkadaş. Nasıl güveniyorsunuz ona? Bizim milletin kendisi, kendi canına kıymet vermiyor. Kendi canına değer vermeyen insana, başkası da değer vermez. Belki de birey olarak kendimize değer vermediğimiz için bu ülkede insan hayatının önemi yoktur. Bunu bir düşünelim derim.

BAHARATLI A4 KAĞIDI YENİR Mİ?    

Baharatlar gerçekten bir nimet değil mi? Gerçekten nimet. Mesela kokoreci yediren de içine konan baharatları değil mi? “Baharatları A4 kağıdına koysan, o kağıdı yersin” diye bir iddiası var Can Yılmaz’ın. Siz ne dersiniz buna? İlk duyduğumda çok saçma gelmişti bana. Ama sonra düşündükçe aklıma yattı. Adam gerçekten A4 kağıdını yiyin demiyor tabi. Bahataratların yedirmeyeceği şey yoktur diyor. Bu açıdan düşünüldüğünde haklı.

KURU FASULYE TURU YAPARDIM…

     Kuru fasulyenin üzerine yakılan kırmızı biber, bir başka tat katıyor fasulyeye. Bazıları içine pastırma, bazıları kuşbaşı et, bazıları soğan ve yeşil biber de katıyor. Farklı farklı kuru fasulye yapanlar var. İl il dolaşmak isterdim farklı lezzetlerdeki kuru fasulyeleri yemek için. Ne zevkli bir yolculuk olurdu değil mi? Ya da il il dolaşıp her yerin meşhur yiyecek/içeceklerini denemek var. Düşüncesi bile moral vermiyor mu insana?

HER ŞEYİN SORUMLUSU BİZ MİYİZ?

     Çevrenizdeki her şeyin sorumlusu olarak kendinizi gördüğünüz oluyor mu? Çok saçma bir düşünce değil mi? Ama düşünceler işte. İnsan her şeyi düşünebiliyor. Saçma olup olmamasına bakmadan.

İPHONE KULLANDIĞIMIZIN KANITI…

     İphone kullanıcıları telefon zillerini genelde değiştirmiyor. Bir yerde telefon çalınca da millet, benim telefon mu diye cebine davranıyor. Değiştirmemesinin nedeni de, “Ben de İphone kullanıyorum. Zil sesi de bunun kanıtı işte” demek oluyor. İphone kullanıcısı olmayanların da telefon zillerini değiştirdiklerini sanmıyorum. Eskiden çok modaydı o.

KORKU FİLMLERİ İLGİ ÇEKİYOR MU HALA?

     Korku filmleri eskisi gibi ilgi görüyor mu? Yakın zamanda çok ilgi gören bir korku filmine denk gelmedim. Dizi olarak da daha çok gizem ya da gerilim dizileri izleniyor. Korku filmi sevmediğim için belki de dikkat etmemişimdir haberlere. Ben genelde arkadaşlık, dostluk ve aile gibi temaları seviyorum. Hayat dolu filmleri. İnsana hayat yolculuğunda bir şeyler katacak filmleri.

ŞENOL GÜNEŞ YİNE BAŞARILI OLUR MU?

     Şenol Güneş, Beşiktaş ile anlaşmış. Hayırlı uğurlu olsun. Bakalım ilk dönemindeki gibi bu döneminde de başarılı olabilecek mi? Milli takımdan ayrılma sürecindeki performansı berbattı. Bakalım hala formsuzluğu devam ediyor mu?

GÜLŞEN, YURT DIŞINA ÇIKABİLECEK…

     Gülşen’in yurt dışına çıkış yasağı kaldırılmış. Olması gereken de buydu. Çok üzerine gidildi. Olay çok büyütüldü.

YAKINDA HER ÜLKEYE YAYILIR…

     Yalı Çapkını dizisi, Birleşik Arap Emirlikleri’nde yayınlanmaya başlayacakmış. Oralarda da izlenir. Sonra diğer ülkelere de yayılır. Dizilerimiz oralarda çok iş yapıyor. Bu diziler sayesinde ülkemize karşı büyük bir sempati oluşuyor. Bazıları bu diziler sayesinde Türkçe öğrenmeye merak salmış. İşte bir dizi bunları yaptırabiliyor.

BİLİMSEL ARAŞTIRMA YAPMIŞLAR  AYNI KİTABI YENİDEN OKUMA İLE İLGİLİ…

     Daha önce okumuş olduğumuz kitapları yeniden okumak iyimiş. Bir bilimsel araştırma sonucunda ortaya çıkmış bu. Ben de ne zamandır, Cevdet Bey ve Oğulları kitabını okumak istiyordum. Bu bilimsel araştırmayı bahane edip yeniden okumaya başlasam mı ki?

MERAL AKŞENER, TEPKİKOLİK’TE TEPKİ VERMİŞ…

     İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Tepkikolik kanalına konuk olmuş. Siyasi sokak röportajlarına tepki vermiş. Gençlerle yakınlaşmak için bence harika bir fikir. Gençlerin olduğu mecralara girmek lazım. Bu adım, bu nedenle doğru bir adımdır.

 

 

Neden hep gizemli diziler izler olduk?

mistik diziler
foto kaynak: webrazzi.com

     Atiye dizisi izleyenler tarafından genelde beğenildi. Sadece bizimkiler değil dünyanın her yerinden insanlar tarafından hem de. İmdb puanı 8. Atiye dizisi ve Netflix’in diğer dizilerinde de olsun göze çarpan bir şey var. Hep esrarengiz, mistik, paranormal ve bilim kurgu dizilerinin tutması. İnsanlık neden hep gizemin peşinde koşar oldu. Normal, sıradan hikayeler niye sarmaz oldu bizi?

Hudutsuz Sevda dizisindeki o replik, toplumsal şiddettin geldiği yeri gösteriyor...

Bizimkiler Hudutsuz Sevda dizisini açmışlar. Normalde izlediğimiz bir dizi değil. İzlediğim sahnede geçen konuşma, “Eğer istediğimi yapmazsan seni parçalara ayırırım” Bir yerlerden tanıdık geldi mi size? Normal olmaması gereken bu sözler, normalleşti. Toplum olarak yeniden dizayn edilmeliyiz. Bakış açımızdan, sözlerimize kadar. Diziler, kitaplar ve filmler toplumu yansıtır. Güllük gülistanlık bir toplumda böyle diziler tutmaz ve izlenmez. Bugün cuma. Haftanın son günü. Yaşadığımız olaylar olmasa normalde ben neşeli neşeli girerdim yazıma. Şimdi ne cuma neşesi kaldı, ne hafta sonu neşesi kaldı. Neşemizi, sevincimi aldılar be. Normalde böyle iç karartcıcı yazılar yazmak istemiyorum. Ama gel de yazma. Huzur dolu haberlerin olduğu günleri görmek dileğiyle.

Okumak istediğim hikaye tarzı...

     Hikaye kitabı okuyorum yine bu aralar. Her yazardan birer hikaye. Hikayenin başında yazar hakkında kısa bilgiler var. Bir tane yazar için, “Sıradan insanların yaşamlarını hikayelerine konu eder” diyordu. İşte benim istediğim de bu. Günlük hayattan hikayeler.

BU İKİ DİZİ ÇOK POPÜLER BU ARA…

     Bu aralar sosyal medyada ve YouTube’da iki tane dizi konuşuluyor. Bir tanesi, “Tozluyaka” dizisi, diğeri ise “Duy Beni” dizisi. İkisini de izlemedim. Ama çok denk geliyorum bu iki diziye. Benim tarzım diziler değil bunlar.

MİDYE YEMİYORUM AMA EKMEK YİYORUM…

     Canan Karatay, midye ve yulaf yemememiz gerektiği konusunda açıklama yapmış. Ben her ikisini de yemiyorum. Ama hala Canan Hocanın en çok yemeyin dediği şeyi, ekmeği yiyorum. Aman Cana Hoca duymasın.

Jelibon ana haber bülteni...

*Haluk Tatar, bugün canlı yayın yaptığı videonun adını, jelibon ana haber koymuş. Alemsin be adam.

*Son birkaç gündür anksiyeteli günler geçiyorum. Sağlık gibisi yok.

*Bazı yazarlar hikaye yazmada devrim yapacağım diye hiçbir şey yapamamışlar.

*Bir güzellik yapın ve kendinize ızgara köfte ısmarlayın.

*Fındık harmanları başladı bizim buralarda.

*Arkadaşıma yarın ne yapıyorsun diye sordum. Fındığa gidecekmiş. Günlüğünü sordum. “Sıfır TL” dedi. Meğer bahçe kendilerininmiş.

*Bizim buralarda hala sinek arabası geçiyor. Sizin oralarda da geçiyor mu hala?

*Pastaneden simit almış bizimkiler. 4 liraydı, 5 liraya çıkmış. Bu zamlar nerede duracak?

*Kim Milyoner Olmak İster’e gelen yarışmacılar program ekibinden hep memnuniyetlerini dile getiriyorlar. İşini böyle güzel yapan insanları görmek güzel.

*Bugün gazete alacaktım vazgeçtim. Hafta sonları gazeteler daha fazla sayfalı oluyor. “Hafta sonu alırım” dedim. Evde illaki gazete lazım oluyor. Hem de bayadır gazete okumamıştım. Benim için de iyi olur.

*Düzce’nin belediye başkanını beğeniyorum. Güzel şeyler yapıyor. Siz kendi belediye başkanınızdan memnun musunuz?

*Çalılıklarda böğürtlene denk geldim. Ama hava çok sıcaktı ve toplayacak halim yoktu.

*Farklı senaryo yapmaya çalışıp berbat eden diziler oluyor. Atv’de yeni başlayacak bir dizinin fragmanını izleyince böyle bir duygu hissettim.

 *Kanalları zaplarken bir tane belgesele denk geldim. “Doğa Harikaları” diye. Biraz izleyince belgesel izlemeyi özlediğimi fark ettim. Hemen güzel bir belgesel izlemem lazım.

 

 

Kendini aramak...

Son 10 sayfası kalmıştı kitabın. Onu da bugün bitirdim. Biraz duraksadım kitap bittiğinde. Ben böyle beklemiyordum sonunu. Mustafa Kutlu’nun kitabı Nur’dan bahsediyorum. Manevi olarak kendini arayan bir kadının hikayesi Nur. Kendini arayış hikayelerini her zaman sevmişimdir. Okumanızı öneririm. Evdekiler TRT 1’de, Bir Sevdadır dizisini izliyorlar. Final bölümüymüş bu akşam. Tüm diziler final yapıyorlar. Dizi kalmadı izleyecek. Bir de yaz ayında da dizi yapılmayacakmış. Ekonomik kriz dizileri de vurmuş. Yaz ayında dizi olmayacak. Ne izleyeceğiz o zaman biz televizyonda? Dizi demişken. Wednesday’ın, 2. Sezon çekimleri başlamış. İlki gibi ses getirmezse izlemem. Twitter’da yer yerinden oynarsa ve capslere konu olursa benim için tamamdır. O zaman izlerim.

Diziler ve kitap arasında geçen bir gün...


     Dün Fringe’in 3’üncü bölümünü izledim. İlk iki bölüme göre biraz durgundu. Bölüm süresi de kısaydı. 50 dakikacık. Bugün ise Şahsiyet dizisine kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Ustam ve Ben kitabını okumaya devam ediyorum. 360’a geldim. Kaldı son 100 sayfa. Çok ayrıntılara girmiş bu son okuduğum yerlerde. Biraz sıktı. 

     Aslında yazıyı akşama yazacaktım. Ama şu an oda o kadar sessiz ki. Böyle bir fırsatı bulmuşken rahat rahat yazmak istedim. Televizyon falan açıkken ya da yanımda birileri varken yazıya konsantre olamıyorum. Kafamı toparlayamıyorum. 

     Dünde bugünde çokça Youtube’dan video izledim. İnsan bir izlemeye başladı mı, duramıyor. O videodan o videoya savrulup duruyor. İzlediklerim de bilgi videoları. Öyle challenge falan değil. Siz tatili nasıl değerlendiriyorsunuz bakalım? Biraz da siz anlatın.

Amerikan Nutella'sı...

Tepkikolik’te Türkiye ve Amerika’da satılan aynı ürünlere tepki verildi. Amerika’da yapılan Nutella camdan değil plastiktenmiş kavanozu. Bizimkisinde fındık kokusu daha yoğun onlar da çikolata kokusu daha yoğunmuş. Onların çikolatası daha cıvık, bizimkisi daha donukmuş. Sadece çikolata yoktu tepki verilen ürünler arasında. Oreo bisküvisi vardı. Doritos vardı. Genelde ülkemizde satılan ürünler daha çok beğenildi.

KENDİ DÜŞEN AĞLAMAZ DİZİSİ VE TRT’NİN ATAĞI…

TRT 1’de, Kendi Düşen Ağlamaz diye yeni bir yaz dizisi başlamış. Onu izledik. Güzel gibiydi. Ama senaryo nasıl devam edecek, o önemli. Bu arada TRT 1 bu yaz ayı için bolca dizi yapmış. Bakalım hangileri tutacak? Vurdulu kırdılı yoksa ağlamaklı dizilerden içimiz dışımıza çıkmıştı. Şöyle gülümseten diziler lazım. TRT 1 bu atağıyla beraber sempatimi kazandı ne yalan söyleyeyim. Bu arada evdekiler dizide başrol oynayan kadın ve erkek oyuncuları Yalı Çapkını’ndaki başrol oyuncularına benzettiler. Kız daha çok benziyor gibi.

FAİZ %15’E ÇIKARILDI AMA…

Merkez Bankası’nın merakla beklenen faiz kararı sonunda açıklandı. %8,5’ten %15’e çıkardı. Dolar 24 lira, euro 26 lira oldu. Piyasaların bu artışa nasıl tepki vereceği merak konusuydu zaten. Bakalım ilerleyen günlerde bu faiz artışının yansımalarını nasıl göreceğiz? Bu arada tahminler bunun çok çok üzerindeydi. %40’a çıkarılacağını iddia edenler bile vardı. Yapsalardı ona da şaşırmazdım. Çünkü bir şekilde ilk adımlar atılmalı artık ekonomide.

 

TRT şarkı yarışması peşinde koşmamalı...

     TRT şarkı yarışması yapıyor bu aralar. Her şey bitti de şarkı yarışması mı kaldı? Abi şu TRT’nin özel kanallarla yarış içine girmesine katlanamıyorum. Yahu sen devlet kanalısın. Senin şarkı yarışmasıyla ne işin var. Senin reyting derdin olmamalı. Toplum yararına yayın yapmalısın. İlklerin peşinde koşmalısın. Özel kanalların para etmediği için yapmadığı, ama topluma yararı olacak programlar yapmalısın. Bir arada ev sineması mı ne yapıyordu. Abi ev sineması dediğinin ne yararı var? Bizden TRT payı adı altında kestiğiniz vergileri böyle programlara harcamayın ya. İnsana, topluma değer katacak şeyler peşinde koşun. TRT TÜRK’te güzel programlar oluyordu. Sağ olsunlar onu da kaldırdılar. TRT HABER ve TRT TÜRK ortak yayın yapıyorlar şimdi? Tamam da niye? 
TRT şarkı yarışması
ESKİ GÜZEL PROGRAMLARA DÖN TRT
     TRT şarkı yarışması yapacağına daha önce alışkanlık haline gelmiş olan ve şimdi artık yapılmayan güzel programları yapsın. Çocuk korosu vardı mesela. Nerede çocuk korosu? Ondan sonra bazı akşamlar Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği programları olurdu. Boş koltuğa olmayan salonlarda, sıra ile bir şarkıcı çıkar, bir ya da iki şarkı söyler sonra bir başkası çıkardı. Her şarkıdan sonra bir alkış sesi yükselirdi. Hani zaman zaman sosyal medyada dalgası geçilen programlar vardı ya. Hani, “Sıradaki eser şuna ait. Şu seslendirecek” diye replikler kullanılır. İşte o programlar bahsettiğim bu programlar.
TRT, ÖZEL KANALLARI TAKLİT ETMEMELİ
     Şimdi TRT’de böyle yarışmalar görünce moralim bozuluyor. Baba Candır diye güzel bir dizi vardı. Onu da sonunda bozdular. Sonra gününü değiştirip yayından kaldırdılar. O güzel bir diziydi mesela. Bir aile dizisi. Aile bağlarının önemini vurguluyordu. Böyle diziler olmalı. Bir anlamı, bir amacı olmalı. Tıpkı Diriliş Ertuğrul gibi. Bir şeyler anlatmalı. Diriliş Ertuğrul’da kaliteli bir iş oldu. TRT daima böyle işlerin peşinde koşmalı. Hiçbir zaman özel kanallara özenmemeli. Tam tersi olmalı. Özel kanallar onu takip etmeli. “Biz bu şeylere para yatırmazdık tutmaz diye. Bak TRT yaptı tuttu. O zaman bizde yapalım” demeliler. Ama bu dediğim TRT şarkı yarışması yaparak olmaz be birader.

Şevket Çoruh'un yeni dizisi...

      Şevket Çoruh, geçtiğimiz günlerde Arka Sokaklar’dan ayrılmıştı. Bu ayrılıktan sonra bir süre ekranlara ara vereceğini düşünmüştüm. Sadece tiyatro ile bu süreyi geçirebilirdi.

     Ama düşündüğüm gibi yapmamış ve hemen yeni bir diziyle anlaşmış. Bir Netflix dizisiyle karşımıza gelecekmiş Şevket Çoruh.

     Afşin Kum’un aynı adlı eserinden Sıcak Kafa dizisinde oynamış. Dizi 2 Aralık’ta yayınlanacakmış.

     Dizide başka kimler var derseniz. Hazal Subaşı, Kubilay Tunçer, Tilbe Saran, Özgür Emre Yıldırım, Hakan Gerçek, Gonca Vuslateri, Barış Yıldız, Erdem Akakçe, Furkan Kalabalık, Arda Anarat, Cüneyt Uzunlar, Şebnem Hassanisoughi varmış.

SICAK KAFA KONUSU…

     Beklemediğim tarzda bir konu ile karşı karşıya olduğumu söylemek durumundayım. Enteresan bir konusu var.

     Türkiye’de bir salgın başlıyor. “Korona daha yeni yeni biterken bu ne salgını arkadaş şimdi?” dedirten bir durum oldu bu benim için.

     Bu salgın başka salgın. “Abukluk” salgını. İsmi de çok sıradan geldi bana.

     Bu salgına yakalananlar saçma davranıyorlar ve saçma söylemler içinde oluyorlarmış.

     Fragman da, “Konuşarak ve kulaktan kulağa yayılan bir delilik hastalığı” olarak geçiyor.

     Buna yakalanmamak için millet kulaklık takıyor. Büyük, müzik dinleme kulaklığı ve onlarla hiç konuşmuyorlar.

     Yine kitap için yapılan açıklamalardan birinde, “Konuşma yoluyla, zihinden zihne bulaşarak yayılan bir hastalık” olarak geçiyor.

AFŞİN KUM KİMDİR?

     İsmini ilk duyduğumda kadın bir yazar zannetmiştim. Meğer erkekmiş. Daha önce adını hiç duymamıştım.

     İki tane romanı varmış. Biri bu dizisi yapılan Sıcak Kafa 2016 yılında çıkmış. Diğeri ise Kübra adlı kitabı. O da 2020 yılında çıkmış.

BU TARZ DİZİLER OLMUYOR DİYENLERE…

     Bu dizi yabancı bir yapım olsa, “Vayy be, izlenir” derdi büyük bir kitle.

     Ve böyle dizilerin biz de yapılmamasından şikayet edilip durulurdu. İşte tam bu kitlenin arayıp durduğu gibi bir dizi işte.

     Onlara da hak vermiyor değilim. Biz de böyle bilim kurgu dizileri olmaz.

     Ama Netflix sayesinde artık bilim kurguya yönelecektir bizim dizi sektörü. Tıpkı bu dizi gibi.

     Bu arada fragmanı da yayında. “Nasıl bir şeymiş bakalım bu dizi?” diyerek fragmanı izleyebilirsiniz.

    

 

Organize İşler dizisi...

     Organize İşler dizisi haberini dün akşam gördüm. Farkında mısınız? Bir zamanlar diziler çok kötülenirdi. “Suya yazı yazmak gibidir dizi. Asıl önemli olan film yapmaktır. Çünkü film, kalıcıdır” denirdi. Şimdilerde ise filmler, dizilere çevriliyor. Mesela, Yüzüklerin Efendisi gibi. Organize İşler’e dönersek.

SEKİZ BÖLÜMLÜK ORGANİZE İŞLER…

     Yılmaz Erdoğan, Dilber Ay filminin galasında bahsetmiş diziden. 8 bölüm olacakmış. Yazmaya başlamış senaryoyu. Daha oyuncu kadrosu belli değilmiş. Senaryo bittikten sonra oyuncular belirlenecekmiş. Ve filmdeki oyunculardan da bazıları dizide de yer alacakmış. Yılmaz Erdoğan’ı yakalamışken insan, Çok Güzel Hareketler Bunlar 2’nin final yapmasını da sorardı. “Neden bitti ve yeniden başlayacak mı?” diye. Organize İşler, dizisi ile de başarıyı yakalayabilecek mi bakalım?

Benzin istasyonlarından alınan kahve...

Yolculuk yaparken benzin istasyonlarında durup biraz mola vermeyi, dışarıda hava almayı ve elbette ki kahve almayı çok seviyorum. Kahve dışındaki şeylerden almayı düşünmüyorum. Çünkü en ufak şey bile çok pahalı oluyor. Yanımızda yola hazırlık olarak bisküvidir, çikolatadır oluyor zaten. Kahvenin yanına onları katık ediyoruz.

BEN HEYECANSIZ BİRİ MİYİM?

Benim için bir arkadaşım, “Heyecansız” demiş. Arkadaşımın söylediği bu şey doğru mu diye düşündüm. Doğru değil. Çünkü beni heyecanlandırmayan bir şey karşısındaki heyecansız halimi gördü o. Blog desen, yazmak desen, internet üzerinden para kazanma desen. Benim heyecanlı olduğum hallerimi görebilirdi. O arkadaşım bunları bilmiyordu tabi.

AŞK DOLU YAZ DİZİLERİ ZAMANI…

Yaz geldi. Diziler bir bir sezon finallerine girmeye başladılar. Şimdi gözümüz yaz dizilerinde. Gelecek sezon devam edecek kadar kendini izlettirecek yaz dizilerinde. Cıvıl cıvıl, tabi çok da cıvıtmadan, esprili, içinde aşk olan bir yaz dizisi olabilir bak.

BİRİNİ DESTEKLE, O DA KABUL…

Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkanlık için Özgür Özel’i destekleyebilirmiş. Kimi desteklersen destekle ama daha o koltukta oturma birader.

UEFA KUPASI YETER BİZE…

Ben Galatasaraylıyım ama elemeleri geçip Şampiyonlar Ligi gruplarına kalacağımızı düşünmüyorum. Bizi UEFA keser.

KARARINI VER VE UYGULA…

İrfan Can Kahveci önce ayrılık açıklaması yapmış sonra da o paylaşımını silmiş. Eğer aklında ayrılık varsa bunu bir an önce açıkla ve önüne bak kardeşim bence.

AİLE DİZİLERİNİ SEVERİM…

TRT 1’de, Benim Güzel Ailem diye bir dizi başlıyormuş. Her zaman aile dizilerini sevmişimdir. Bakalım bu diziyi beğenecek miyim? Bu arada dizide Güldür Güldür’den Onur Buldu da oynuyor.

CV ETKİLEMEDİ BENİ DİYEMEM…

Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Merkez Bankası’nın yeni başkanı Hafize Gaye Erkan için, “Güçlü CV başarı anlamına gelmiyor” demiş. Bence de öyle. Ama ne yalan söyleyeyim yeni başkanın CV’si baya bir etkiledi beni. Güler yüzlü de birine benziyor. Bakalım icraatları nasıl olacak?

4 DAKİKADA KAPATTIĞIM DİZİ…

Doğu Demirkol’un oynadığı Doğu dizisinin ilk bölümünün sadece 4 dakikasına tahammül edebildim. Dizi ya da film hemen içine çekebilmeli beni.

 

 

Blog listemde kim varsa okudum...


     Uzun zamandır blog listemdeki kişileri baştan aşağıya okuyamıyordum. Yorum bırakanlara dönüş yapmaya çalışıyordum. İşe öğlen gideceğim için boş vakit bulmuşken listede kim var kim yoksa okuyayım dedim. 

     Deep, Defterlerden serisinin 7’incisini yazmış. Seviyorum Deep’in bu serisini. Yine Bir Gün Biz Böyle bloğunun sahibi Özlem ise, hayatı kaçırıyormuşluk hissi başlıklı bi yazı yazarak kendine ait bir iç sorusunu yazmış. 

     Rehitu abim, Bir Diktatörün Sonu diyerek Çavuşesku’dan bahsetmiş. Videosu bol bir yazı olmuş. Ama videolar kısacık. Zaman almıyor yani. Beyda’nın Kitaplığı’nda Bugünün Notu, Gözlük Meselesi’ni yazmış. Yaşadıklarını yazıya dökmüş. 

     Arif Öztürk hocam, bunca zaman blogda neden aktif olmadığını yazmış. Efsunvari blogda 1 yılını kutluyor. Nice senelere. Deli Kızın Bohçası, Das Parfum-Bir Katilin Hikayesi adlı kitap hakkında yazmış.

     Pınar’ın Günlüğü, Pazar sohbetleri serisine devam etmiş. Oda güzel yazıyor bak. Mavi Anne ise Netflix’te izlenecek diziler hakkında yazmış. Şimdilik bu kadar yeter. Daha sonra devam ederiz.

blog okumak

EVDE KİLİTLİ KALDIM…
     Osman dışarı çıkmak istedi. Osman, benim kedim olur kendisi. Kapıyı açmaya çalışıyorum açılmıyor. Anahtar ne sağa ne sola dönüyor. Kız kardeşimi aradım. Anahtara yağ dök birde öyle dene dedi. Yok yine açılmadı. Bu sefer komşulardan birini aramış. Hanım Abla geldi. 

     Demir kapının kolunu çekmek için olan küçük aralığından anahtarı ona attım. Oda kapıyı açtı sağ olsun. Nasıl bir kapıdır anlayamadım. Dışardan açılıyor, içerden açılmıyor. 

     Haa şunu da unutmadan yazayım. Ben kapıyı açmaya uğraşırken bir yandan Osman’da bana yardım ediyordu. Oda bir şekilde kapıyı açmaya çalışıyordu. Patisini anahtarlığa uzatıyor. Yere uzanıp kapının en altından açmaya çalışıyor. Kendi çapında çeşitli atraksiyonlar denedi kendisi. Osman’la güçlerimizi birleştirdik yani. Kapıyı açamasak da beraber çalışmamız çok güzel bir duyguydu.

İLK DEFA ÇİLİNGİR ÇAĞIRACAKTIM…
     Aslında kapının anahtarlık bölümü daha yeni değişmişti. Niye böyle tutukluk yaptı anlamadım. Olmadı yeniden değiştireceğiz o anahtarlık kısmını. Eğer Hanım Abla da kapıyı açamasaydı ömrü hayatımda ilk defa çilingir çağıracaktım. Zaten öğlen işe gideceğim. İyi öyle bir şey olmadı. Birde onunla uğraş dur olacaktı.

Foto kaynak: https://www.pexels.com/photo/wood-woman-iphone-desk-92331/