Powered By Blogger

1 Ağustos 2016 Pazartesi

Yılanların Öcü...Kitap yorumum...

     Yılanların Öcü ismini ilk duyduğumda, “Herhalde fantastik bir hikaye anlatan bir kitap” diye düşünmüştüm. Sonra sanırım 100 temel eser içerisinde de yer aldı. Yıllar önce çekilmiş Türk filmleri vardı bu kitabın. Ama bakmak içimden gelmedi. Ne anlatıldığını bilmiyordum. Bazen iç acıtıcı filmler çıkıyordu, bu tür hakkında bilgi sahibi olmadığım filmler. O yüzden birkaç kere televizyonda denk gelmiştim. Ama durmadan geçtim. En son dizisi de yapıldı. Onun da fragmanlarına bakıp beğenmemiştim. O yüzden izlememiştim. Ve en sonunda kütüphanede denk geldim, Yılanların Öcü kitabına. “Artık okuma vaktidir. Bu sefer pas geçmeyeceğim” dedim. Yazarı Fakir Baykurt. Bilinen tek kitabı.
yılanların öcü...kitap yorumum...

                                   FAKİR BAYKURT’UN GÖZLEM GÜCÜ
     Bunun dışında da birkaç kitap yazmış. Onları da kütüphanede gördüm. Öncelikle Fakir Baykurt’un yazım dili harika. Çok yalın bir Türkçe’ye sahip. Okuma zorluğu çekmeyeceksiniz. Yılanların Öcü, bir köy romanı. Köyde yaşayanlar kitabı okuduklarında, “Bizim köyü anlatmış” diyeceklerdir. Anlattığı köy, Karataş. Ama anlattığı hepimizin köyünde olabilecek, hatta olmuş olaylardan biri. Fakir Baykurt, Türkçe öğretmenliği yapmış Anadolu’da. Benim izlenimim şu oldu: Öğretmenlik yaptığı bu yıllarda, yaşadığı köyleri, o köylerin insanlarını çok iyi gözlemlemiş. O kadar ki, romanın kahramanlarını köyünüzdeki insanlara, hatta ailenizden birilerine benzetebilirsiniz. Mesela Bayram’ın anası, Iraz Ana. Ben kendi anneanneme çok benzettim. Onun dirayeti, onun hayatı yaşamışlığı-görmüşlüğü. Ve hani derler ya. Evde bir büyük olması önemli diye.
                                           GÜÇLÜ-YOKSUL HİKAYESİ
     İşte bu romanda, evde bir büyük olmasının aileye neler kattığını görebiliyorsunuz. Evde kimler var? Onu da belirteyim. Bayram, Bayram’ın karısı Haçça, Iraz Ana, 6-7 yaşlarındaki oğulları Ahmet ve Ahmet’ten küçük iki çocukları vardır. Yoksul insanlar, arkası olmayan insanlar, hep ezilirler ya. İşte Bayram ve ailesi de, böyle bir ailedir. Muhtar da, kötülerden biridir. Bayram ve ailesi, köyün en garipleri diye, Muhtar da onların üzerinden çıkarlarına ulaşmaya çalışır. Tipik bir köy hikayesi. Ama aynı durum, şu an şehirlerde de yaşanıyor. Şehir, metropol olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Kötü, her yerde kötü. Gariban, her yerde gariban. “Tamam bu kadar yazdın. Anladık. Okuyalım mı yani?” diye soranlar vardır. Onlara diyorum ki: “Okuyun. Boşa vakit harcamamış olacaksınız”.


Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com

10 yorum:

  1. Edebiyatımızın ilk akla gelenlerinden. Okudum da, filmini de izledim. Epeyce bir zaman geçince okunulanların üzerinden satır satır hatırlanılmıyor; ama kitap özeti gibi bir şey akılda kalıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız :) Ama bir daha okunmayı hak eden bir kitap. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.

      Sil
  2. Filmini de çok beğenmiştim ben :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabı okuduğuma göre artık filmini de izleyebilirim :) Değerli yorumunuz için teşekkürler.

      Sil
  3. Bu kitabın adını hep duyarım, aslında merak da ediyorum ilgi çekici bir ismi var, henüz okuyamadım ne yazık ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhakkak oku. En yakınındaki kütüphaneye git, hemen al. Pişman olmazsın. Değerli yorumun için teşekkürler.

      Sil
  4. Güzel yazı için teşekkürler :):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu motive edici yorumun için ben teşekkür ederim :)

      Sil
  5. Hiç okumadım Fakir Baykurt ben. Aklıma soktun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oku. Beğeneceksin :) Değerli yorumun için teşekkürler.

      Sil