Powered By Blogger

21 Temmuz 2016 Perşembe

Ömer Seyfettin'in cenazesi, kadavra olarak kullanılmış...

     Birkaç gün önce basında, Ömer Seyfettin ile ilgili bir haber çıktı. Belki okumuşsunuzdur. O haberi görünce şok oldum. Habere göre, Ömer Seyfettin’in cenazesi kadavra olarak kullanılmış. Bir de fotoğraf vardı. Asıl benim yüreğimi dağlayan ise bu fotoğraf oldu. Fotoğrafta, masada Ömer Seyfettin’in kadavrası. Etrafında ise tıp öğrencileri vardı. Telife girer diye fotoğrafı almadım. Zaten alma imkanım da olsa koymazdım. Çünkü bir yazarı, hele de Ömer Seyfettin gibi bir yazarı, öyle görmenizi istemezdim. Tabi şu anda çok merak etmişsinizdir fotoğrafı. Ne yalan söyleyeyim. Ben olsam bende merak ederdim. Ben bir kere gördüm. Daha görmek istemiyorum. İsteyen Google’dan hemen bulabilir.
ömer seyfettin'in cenazesi, kadavra olarak kullanılmış...

                                               CENAZESİNİN BAŞINA GELENLER
     Eminim fotoğrafı gördükten sonra sizde, benim gibi düşüneceksiniz ve aynı duyguları hissedeceksiniz. Ömer Seyfettin şeker hastalığına yakalanmış. Ama o zamanlar böyle bir hastalık bilinmiyor tabi. Kendisine portakal yiyip, hoşaf içmesini tavsiye ediyor doktorlar. Bu tavsiye Ömer Seyfettin için sonun başlangıcı oluyor. Ömer Seyfettin öldükten sonra, cenazesinin başına gelmeyen kalmamış. İlk önce hastanede kimsesiz diye kadavra yapılmış. Yukarıda anlattığım gibi. Ama kimsesi de yokmuş. Yazar arkadaşları var da. Onların da nasılsa, sonradan haberleri olmuş bu durumdan. Sonra Ömer Seyfettin olduğu anlaşılmış. Defnedilmiş. Ama gün gelmiş. O defnedildiği yerden yol geçecekmiş. O yüzden kemikleri alınıp başka bir yere defnedilmiş. İşte böyle yürek yakıcı bir hikayesi var Ömer Seyfettin’in.
                                             KİTABINI OKURKEN DÜŞÜNDÜKLERİM
     Her şeyde bir hayır vardır derler ya. Bu haberi gördükten sonra, kütüphaneden bir Ömer Seyfettin kitabı aldım. Bu haber tekrar bana Ömer Seyfettin’i yad etme fırsatı verdi. Bir yazar en güzel nasıl yad edilir? Verdiği eserler okunarak. Kitabı okurken aklımın bir köşesinde de kadavra haberi vardı hep. Okurken içimden, “İşte bu okuduklarım, o masada kadavra olarak cenazesi kullanılan adamın yazdıkları” diyordum. Bambaşka duygularla okuyorum kitabı. Bundan sonra da her kitabını okuduğumda da, aynı duyguları hissedeceğim. Bi yürek yanması. Bir hüzün yağmuru tutacak kalbimi. Son nefesini verirken ki yalnızlığı dağlayacak, her Ömer Seyfettin okurunun yüreğini.

Foto kaynak:Pixabay.com


Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com

10 yorum:

  1. Çok darlandım.Kim izin vermiş ki?Yakınlarına sormuşlar mı?Nasıl bir dünya bu anlamadım gitti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haberde okuduğum kadarıyla kimsesi yokmuş. İç burkan bir durum.

      Sil
  2. Çok acı, bahsi geçen fotoğrafı gördüğümde de üzülmüştüm fazlasıyla. Dediğiniz gibi en güzel yad etme şekli, eserlerine sahip çıkmak, okumak, anlatmak...

    YanıtlaSil
  3. Yaşıyor işte, kitaplarıyla. En değerli şekilde yaşıyor.

    YanıtlaSil
  4. Valla fotoğrafa bakmaya cesaret edemedim.Nasıl olur ya o kimsesiz falan değil ki illa kan bağı olması mı gerek yani, o sokakta başı boş yatan,yabancı maddeler kullanan biri mi de ona bu muameleyi layık görebilirler o Ömer Seyfettin edebiyatımızın baş tacı ......Kusura bakmayın okuduktan sonra engel olamadım içimdekilere :(

    YanıtlaSil
  5. Hemen gittim fotoğrafa baktım, o fotoğraftan sonra kafasını kesmişler 😞 Türk Edebiyatı'nda önemli bir yazar olan ve çocukluğumda okuduğum romanların yazarı olan Ömer Seyfettin, bu şeyleri kesinlikle hak etmedi. Bilgilendirici yazı için de teşekkürler, bu yazı olmasa bu gerçekle asla karşılaşmazdım herhalde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de yüreğimi çok yaraladı Semih. Değerli yorumun için teşekkür ederim.

      Sil