Powered By Blogger

4 Temmuz 2016 Pazartesi

Cahit Sıtkı Tarancı: "Şairlik için Türkçe'ye hakim olmak gerekir"...

     Cahit Sıtkı Tarancı sevdiğim ilk beş şair sıralamamda yer alan şairlerden biridir. Doğal olarak şiirlerinin dışında şiir hakkında ne söylediyse, onları da büyük bir merakla okumuşumdur ve bundan sonra da okumaya devam edeceğim. Okuduğum son yazılarından birinde şiir konusuna değinmiş. Şiirlerinin dışında şiiri anlatan Cahit Sıtkı Tarancı’yı görmüş oldum böylelikle. Klasik bir sorudur ama yine de sorulmalı. Cahit Sıtkı Tarancı’ya göre şiir nedir? Bu soruya Türk Dil Kurumu tarzında cevap vermemiş tabi ki. Tam bir şaire yakışır şekilde cevaplamış. Çığlık olduğunu söylemiş. Yıllar önce bu tanımı duysaydım belki anlamsız gelirdi. Ama şimdi o kadar anlamlı geliyor ki bu çığlık ifadesi.
     Ben bir şair değilim. Ama arada yazdığım şiirler olmuştur. Kimin olmamıştır ki. Hemen hemen ilk aşkımız için kalemi elimize alıp duygularımızı dökmüşüzdür şiir olarak. O yıllar tatlı duygularla yazılan şiirler tabi. Ama yıllar geçtikçe insan içine kapanabiliyor. Etrafına duvar örebiliyor. “Burama geldi” deriz ya. Oraya gelip de söyleyemediklerimiz oluyor. İşte eğer bu noktada yazıyorsanız. Hele de bir de şairseniz. İçinizdekiler lavların yanardağın çatlakların yol bulup sonunda dışarı çıkması gibi, yüreğinizden kaleminize şiir olarak dökülür. Evet, bu bakımdan bakıldığında bir çığlıktır şiir. Yeri, göğü inletircesine bir çığlık. “Ben burdayım. Beni de görün” dercesine bir çığlık. Kendini var etme çığlığı da denebilir bu çığlığa.
cahit sıtkı tarancı

                                     CAHİT SITKI TARANCI’YA GÖRE ŞİİR NEDİR?
     Cahit Sıtkı Tarancı bunun dışında şiiri, “İlan-ı aşk” olarak da tanımlıyor. Aşkını sevdiğine ilan etmede en güzel yollardan biridir şiir. Ama bu zamanda fazla kullanıldığını söylersek hatalı bir tespitte bulunmuş oluruz. Ama şöyle bir şiirimize baktığımızda da genelde şiir, sevdiğini, aşkını dile getirmek için ifade edilmiyor sanki. Şiir denince akla daha çok ayrılık acısını anlatan, yürek dağlayıcı olanları geliyor. Hep ayrılıklardan mı doğar güzel şiirler? Mutlu sonla biten ilişkiler şiire ilham olamıyor galiba. Nedense daha çok ayrılık, özlem şiirleri seviliyor. Milletçe hepimizde bir sevda yarası olduğunu mu çıkarmalıyız sizce burdan? Ne dersiniz?
     Bunların dışında Cahit Sıtkı Tarancı şiiri, kurtuluş, yumruk ve umut olarak da tanımlıyor. Ama şiiri tam olarak anlatmak için bunları yeterli görmüyor? Çünkü bunları düz yazı ile anlatabiliriz de ondan. O zaman şiir ile düz yazı arasındaki fark ne? Şiiri biz neden severiz? Bir sayfada anlatılacak bir şeyi birkaç dize ile anlattığı için. Ama salt anlattığı için değil tabi. Birde bunu anlatma şekli var. İşte şairlik orda başlıyor. Kelimeler öyle bir yanyana gelmeli ki. Anlamı en iyi şekilde verecek sözcüklerden kurulmalı dizeler. Hangi kelime nerde en iyi anlamı verir? Bunu bilmek için de Türkçe’ye hakim olmak gerekir. Bugünün şair adaylarının sormaları gereken en önemli soru bu: “Türkçe’ye ne kadar hakimim?”
cahit sıtkı tarancı

                                               TÜRKÇE’YE NE KADAR HAKİMİZ?
     Burdan anladığımız kadarıyla sadece ilham gelmesi yeterli değil şiir yazmak için. Cahit Sıtkı Tarancı bu noktanın üzerinde çok duruyor. Aslında düşündüğünüzde ne kadar haklı olduğunu da görebiliyorsunuz. Düşünsenize. Evet, ilham geliyor. Yazacak şeyleriniz var. Ama bir türlü onu ifade edemiyorsunuz, zorlanıyorsunuz. Daha çok kelime, söylemek istediklerinizi daha da rahat ifade etmenizi sağlayacak halbuki. Yani bir bakıma şairliğinizde de ilerleme kaydedeceksiniz. Tabi bu söylediklerim tek şair olmak isteyenler için geçerli değil. Bizim gibi devamlı düz yazı yazan blogcular için de geçerli. Bizde ne kadar dile hakim olursak yazarken o kadar rahat ederiz. Neyse burdan da kendimize pay çıkardım.
     Peki bir şair diline hakim oldu ya da hakim olma yolunda ciddi adımlar attı. Peki ne yazmalı bir şair? Cahit Sıtkı Tarancı ille de bunu yazmalı gibi bir liste vermemiş. Bunu tamamen şaire bırakmış. İçinden ne geliyorsa onu yazabilir yani bir şair. “Sevgilisi hakkında ya da haksızlık üzerine yazabilir” demiş mesela. Cahit Sıtkı Tarancı için bir şairin ne anlattığı önemli değil, nasıl anlattığı önemli. “Neyi yazarsa yazsın ama şiir yazdığını unutmasın” diyor. Yani işin özü: Ciddiyet. Ne yaptığını bilmek. Her zaman bir şiir yazdığının bilincinde olmak. Yaptığın işe saygı da denemez mi aslında? Pekala da denebilir. Galiba biz bu devirde bunu gözden kaçırıyoruz.
                                               ŞAİRE BASKI KURMAMAK GEREKİR
     Bu konuda başka bir örnek daha veriyor Cahit Sıtkı Tarancı. Bence harika bir örnek. Nazım Hikmet’i ele alalım ya da Orhan Veli’yi. Bunların ikisi de şair değil mi? Şair. Peki ikisi aynı şeyleri mi anlatıyorlar şiirlerinde? Hayır. Ama ikisinin ortak olarak inandığı bir şey olduğunu söylüyor Cahit Sıtkı Tarancı. Nedir o? Şiir, aşkı anlatmışşın ya da çocukluğu anlatmışsın, o değil. Önemli olan güzel biçim oluşturma sanatıdır. Şiir ancak böyle ise bir şiir olur. Hemen bunu söyledikten sonra şu meşhur sanat toplum için mi yoksa sanat için mi tartışmasına değiniyor. Güzel dizeler kurma sanatı olarak görülürse şiirin, bu tartışmanın da ortadan kalkacağını savunuyor.
     Bir şair hep aşk şiiri mi yazacak ya da hep toplumsal şiirler mi yazacak? Şairin ne yazacağını belirleyen çevresinde yaşadıklarıdır. Çevresi yönlendirir onu ne konuda yazacağına. Devamlı bir şairden aynı tip şiirler bekleyerek şairi sık boğaz etmeyin görüşündedir Cahit Sıtkı Tarancı. Şairi bir iskarpinciye benzetir burada. İskarpinci her zaman çizme mi yapar? Kimi zaman da terlik yapar, kimi zaman da iskarpin. Hepsini yapar ama yeri ve zamanına göre. Şairden de şiir beklentimizin bu şekilde olması görüşündedir. Oda zamanı gelecek aşk şiiri yazacaktır zamanı gelecek doğa şiiri. Bırakalım şair ne hissediyorsa o türde şiirler yazsın görüşündedir Cahit Sıtkı Tarancı.
cahit sıtkı tarancı

                                  YENİ NESİL ŞAİR ADAYLARINDAKİ EKSİKLİKLER
     Okuduğum yazıyı Cahit Sıtkı Tarancı 1949 yılında Kaynak dergisi için yazmış. Dergi üzerinden yine şiirimize bakmış. Şöyle ki: Kaynak dergisinde ve diğer bir çok dergide gencecik çocukların şiirlerinin yayınlandığını görmüş. Onların şiirlerini de incelemiş. Fakat gördüğü ise ciddiyetsizlik. Şiir yazdım demek için yazılmış şiirler olarak görmüş o şiirleri. Başka bir tespiti ise: Hepsinin aynı kalemden yazılmış gibi birbirine benzemeleri. Bizde birikim yok. Bu bir gerçek. Bununla yüzleşelim. Şair olacak hemen alıyor eline kalemi kağıdı yazıyor. Türkiye’de ve dünyada şiirin tarihi nedir? Türk şiirinin oluşumundaki şairler kimlerdir? Bu şairlerin şiirlerini okumuş mudur? Yani bir birikim yapmıyoruz kendimize. O yıllardan bu yıllara değişen bir şey yok gibi? Siz ne dersiniz?
     Gelelim şiir diline. Cahit Sıtkı Tarancı konuşma dilinde yazmanın taraftarı. Zaten hep de öyle yazmış. Bende sevdiğim şiir tarzı olarak böyle şiirleri seviyorum. İlk okuduğumda anladığım, şair burada neyi anlatmak istemiş diye düşünmediğim bir tarzı. Olduğu gibi yani. Al Orhan Veli’yi. Oda konuşma tarzında yazmış ama bir çok şiiri hala dillerde. Bu şekilde yazan şairler horlanmışlar biliyorsunuz. Cahit Sıtkı Tarancı’da evde, sokakta nasıl konuşuluyorsa şiirinde böyle yazılmasından yana. Sözlüklerden unutulmaya yüz tutmuş kelimelerle şiir sanatı yapamayacağını söylüyor. Şair olmak isteyenlere de Orhan Veli, Yahya Kemal ve Ahmet Muhip’i okumalarını öneriyor. Bunların dışında Nazım Hikmet, Cahit Külebi, Melih Cevdet ve Oktay Rifat’da diğer önerdiği okunması gereken şairler listesinde. Ama burda gençlere bir uyarı yapmadan da bırakmıyor. “Bunları okuyun ama sakın yeni bir Orhan Veli olmaya çalışmayın. Kendiniz olun, kendiniz gibi yazın. Ancak böyle yıllar boyu okunabilirsiniz” nasihatında bulunuyor. Siz neler söylemek istersiniz Cahit Sıtkı Tarancı ve şiire dair bu görüşleri hakkında?

Fotoların kaynağı: Pixabay.com

Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com

     

4 yorum:

  1. Bazı şiirler müstesna olmak kaydı ile ben pek şiir sevmeyen bir edebiyatçıyım. Lakin Otuz Beş Yaş'ın yeri ayrıdır tabi ⭐

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten otuz beş yaş bi baska. Değerli yorumun için teşekkürler.

      Sil
  2. Cahit Sıtkı ve müthiş şiirleri benimde kesinlikle ilk beşimde yer alır. Şiiri, “İlan-ı aşk” olarak da tanımlamak nasıl güzel bir yürektir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ancak Cahit Sıtkı gibi hassas yürekli birinin tanımlaması olabilirdi galiba.

      Sil