Powered By Blogger

13 Temmuz 2016 Çarşamba

Bir sabah da böyle başlamış olacak...

     Yeni bir gün daha başlıyor. Çoğu kişi yataktan zor bela kalkıyor. Ayakları geri geri gitse de, işe gitmek zorunda olduğunun bilinciyle güne moralsiz başlıyor. Belki de, “Bugün daha hafta ortası. Hafta sonuna daha çok var ya” diye kendi kendine söyleniyor. Poğaçacı ve simitçilerden mis gibi kokular yayılıyor etrafa. Belki de pastaneci ya da fırıncı işini severek yapan biri. Herkesin somurtuk suratlarla dolaştığı sabah saatlerinde etrafına gülümsüyor. Yanında çalışanları belki de bu duruma hayret ediyorlar, “Bu adam her sabah nasıl bu kadar neşeli olabiliyor?” diye soruyorlar kendilerine. Ve belki de bir çalışan aradaki samimiyete güvenerek soruyor, “Her sabah nasıl bu kadar neşeli olabiliyorsun abi?”.
sabahın güzelliği

                                                    AİLECEK MUTLU BİR KAHVALTI
     Babacan bir tavırla, “İşimi seviyorum evlat” diyor. Hepimiz o fırıncı ya da pastaneci adına, “Ne mutlu” diyoruz. Belki de bir evde mükellef bir kahvaltı sofrası kurulmuş. Ailecek neşe içinde kahvaltı yapılıyor. O güzel kahvaltıdan sonra kadın, kocasını işe yollarken adam sokuluyor kadına, “İyi ki hayatımdasın” diyerek gülümsüyor ve öpücük konduruyor dünyalar kadar sevdiği kadına. Kadın o huzur ve mutlulukla kapatıyor kapıyı adamın arkasından. Kapıya sırtını dayıyor ve gülümsüyor. İçerden çocukları sesleniyor, “Geldim kızım” diyor. Belki de şu anda bir serviste çok güzel bir muhabbet dönüyor. Servistekiler sabah olmasına rağmen kahkahalarla gülüyor. İşlerine mutlu mesut gidiyorlar.
                                                      SOHBET EDEN İKİ YAŞLI AMCA
     Belki de bir emekliler kahvesinde iki yaşlı amca oturmuş. Sabahın o güzel kokusunu içlerine çekerek sohbet ediyorlar. Yanlarında olmazsa olmaz çay tabi. Belki de biri ötekine, “Senin çocuk ne yaptı? İş bulabildi mi?” diyor. Belki de birbirlerine hastalıklarından söz ediyorlar. Hemen ileride bir kırtasiyeci dükkanını açacak. İçeri girer girmez yüzüne defter/kitap kokusu çarpacak. Belki de, “Bu kokuyu seviyorum” deyip gülümseyecek. O huzurla dükkandaki diyafona basıp çay söyleyecek. O sırada çayhanede çaycı ise bir demlik çayını demlemiş. Siparişleri bekliyor olacak. Çayhanenin içini mis gibi çay kokusu saracak. İlk önce kendi bakacak çayının tadına. Çıtır çıtır, sıcacık simitle içecek çayını. İşte bir sabah da böyle başlamış olacak.

Foto kaynak:Pixabay.com

Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com


10 yorum:

  1. Tatildekileri unutuyorsun ama.. :) Her sabah kalktığımda yüzüm gülüyor yani. :)

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel bir yazı olmuş. Gözümde canlandı hepsi. Simit ve çay varsa tamamdır zaten ⭐

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir yazıda simit ve çay olmadan olmazdı zaten :)

      Sil
  3. Aslında sabah vakti her gün hayata yeniden başlamaktır ama yaşamın tekdüzeliği, işlerin yolunda gitmemesi moralimizi bozuyor. En iyi motive ediciler bence işini sevmek ve sevgi dolu bir aile kurabilmek. Gerisi hallolur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum. Hem işte hem de eşte on ikiden vuranlar hayatı daha güzel yaşıyorlar. Bu ikisini bulanlara ne mutlu.

      Sil
  4. Kardeşim uzundur bir farklılık seziyorum. Bir önceki yazına da bu yorumu yaptım ama sanıyorum sana ulaşmadı. Hayırdır diye sormuştum :) Hayat güzeeel, dünnyaaa güzeeel gibi bir durum var nedir altında yatan sebep :) Ayrıca bu anlatımların pek hoşuma gitti ellerine sağlık, yüzümü güldürdün. Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yağmur tahmin ettiğin şey değil :) Dilerim yakında hayatımın diğer yarısını bulduğumda da bir yazı kaleme alırım :) Çok teşekkürler değerli yorumun için.

      Sil
  5. Bence yatmayı benim kadar çok seven biri yoktur şu dünyada :D

    YanıtlaSil