Powered By Blogger

17 Haziran 2016 Cuma

Schopenhauer'e göre hayatımızın aşkını nasıl seçiyoruz?..

     Yazarlar, aşk üzerine ne diyorlar? Onların hayata bakış açıları farklı olduğu için, elbet, aşka da başka bir perspektiften bakacaklardır. Aşkı, yazar olarak nasıl gördükleri merak uyandırıcı. Bu yazımızda dilerseniz, Schopenhauer ne demiş ona bakalım. Aşk acısı çektiğimiz anlar, gerçekten hayat, azap verici bir hal alır. Vücudumuzda bir yerimiz ağrımıyordur ama duygusal olarak çökmüşüzdür. Bu aşk acısından da ha deyince kurtulamayız. Benim büyüklerimin bir lafı vardı, “Geçer, geçer de, deler de geçer” diye. İlla o aşk acısı bizden alıcağını alır ve ruh dünyamızı öyle terkeder. Aslında tam olarak terkettiği de söylenemez. İzi kalır. Schopenhauer bizi böyle hallaç pamuğu gibi sallayan aşk için, filozoflar ne demiş onlara bakmış.
schopenhauer

                                                       NEDEN AŞIK OLUYORUZ?
     Baktığında gördüğü ise koskoca bir hiçmiş. Filozoflar aşk konusunda kafa yormamış, kalem oynatmamışlar. Adeta üç maymunu oynamışlar. Böyle olunca da aşk konusu önümüzde, balta girmemiş orman misali devasa bir hal almış. Bu durum için, “Bizleri şaşırtmalı” diyor Schopenhauer. Neden aşık oluruz sorusu vardır bir de. Schopenhauer, “Üreme” olarak cevaplıyor bu soruyu. Nesli devam ettirme isteği. Aşkın asıl altında yatan nedenin bu olduğunu söylüyor. Aşık olduğumuzda, sevgilimizin yanından bir an olsun ayrılmak istemeyiz. Ondan ayrı olduğumuz zamanlarda da, devamlı sevgilimizi görme isteğiyle yanar tutuşuruz. Bizi böyle ateşli duygulara sevk eden bir güçten bahseder Schopenhauer.
                                          HAYATIMIZIN AŞKINI NEYE GÖRE SEÇİYORUZ?
     Bu gücün tek bir amacı vardır. Bizim ürememizi sağlamak. Ve böylelikle gelecek nesilleri inşa etmek. Bu söylenileni aslında şöyle somutlaştırma olanağımız var. Nasıl bir kadın, anne olmak ister. Nasıl ki bir erkek, baba olmak ister. Bu his, bu duygu bizim doğamızda var. Hayatımın kadını ya da hayatımın erkeği diye yıllarca bekleyip ağaç olduğumuz kişileri de, tahmin etmişsinizdir ki onları da çocuk yapma isteğimizle seçtiğimizi söylüyor Schopenhauer. Hayatınızın kadınını/erkeğini bulduğunuzda bir anlamda zeki, güzel ve sağlıklı çocuk yapabileceğiniz en ideal kişiyi de bulmuş oluyorsunuz. Schopenhauer’in bu aşk üzerine söylediklerini okuduğumda, daha çok bilimsel açıklamalar okuyorum zannettim. Siz ne diyorsunuz Schopenhauer’in aşk üzerine bu söylediklerine?

Foto kaynak:Pixabay.com


Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com

8 yorum:

  1. Schopenhauer'in hayata bakışını severim ve aşka bakışı da oldukça mantıklı olmuş, biraz sert gelse de haklılık payı büyük bence.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de haklılık payı büyük. Ama biz daha çok duygusal bir şeyler duymak isteriz ya. O yüzden yavan geliyor biraz. Yorumunuz için teşekkürler.

      Sil
  2. Kısıtlı kalmış bir tanım sadece tek bir gerçeklik üzerine yazılmış.
    Bence Aşk bu kadar basit bir şekilde tanımlanmamalı.
    Schopenhauer ın düşünce tarzını oldum olası beğenemedim...
    Yorum ve yazınız için teşekkürler en azından bana neden bu filozofu sevmediğimi yeniden hatırlatı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazının sizin için faydalı olmasına sevindim :) Yorumunuz için teşekkürler.

      Sil
  3. Ben katılmıyorum görüşüne. Fazla biyolojik bir açıklama olmuş, basitleştirmiş sanki.
    Aşk ikide bir olmaktır bir anlamda ve kişi bunu başarabileceği kişiyi bulduğunda gerçek aşkı bulmuş olur. Aşkın temelinde üreme arzusunda ziyade "BİR" olabilmek yatar. Bu öyle tarifi kolay bir şey de değildir. Belki de tarifini yapamadıkları için böylece kestirip atmışlardır, kim bilir? :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de aşk denen o harika duyguyu yaşayamadıkları için tanımlayamamışlardır :)

      Sil
  4. Arthur Schopenhauer biraz saçmalamış.Serhat oğlum ve Süleyman kardeşimin düşünce ve yorumlarına katılıyorum.
    Schopenhauer'in ters bir yazar olduğunu öğrendiğimde, bir iki kitabını aldım internetten.Çeviri yapan isim, işi müslümanlıkla ilgili bir şeylere dayandırınca, son zamanlardaki dine bakış açısı beni deli ettiği için o çeviriyi okumadım.Mail de attım bu ne biçim çeviri diye.
    Neyse, yani doğurganlığı bitmiş biri aşık olma şansını yitiriyor, ya da ihtimali ve değeri de kalmıyor Schopenhauer'in düşüncesine göre!Hayır, ben acılarını unutturan, varlığıma saygı duymamı sağlayan hayatımın sevgisini yaşıyorum bu yaşta.Yani gençler, zeki nesiller yetiştirmek için mi birlikte olmalılar? Robot mu bunlar ? seri imalat gibi ürün mü çıkaracaklar...Sevmek, dayanışma, paylaşmak ve birlikte olmanın tüm güzelliklerini yok saymak?Güler geçerim.Okuyanlar etkilenmişler midir sizce?yani o devirde bile?Ben de sizin fikirlerinizi öğrenmek isterdim. Benimki tecrübelerle sabittir.İlk evliliğimden olan, şimdi bir tanesi yaşayan kızım akıllı ve de zeki.Rahmetli oğlum, ressam kadar güzel tablolar yapar, iki el parmaklarıyla piyano çalardı.Ama ben böyle olsun düşüncesini kafamın ucundan bile geçirmedim.Rahmetli eşimle sırf aşık olduğum için evlenmiştim.Sadece kan gruplarımız aynıydı, o da tesadüfen.
    Fazla okumak kafa karıştırır diyor bazıları.Bence ilgi duyulan konularla ilgili kitaplar okunmalı, filmler seyredilmeli.Ben şu an genç ve stabil bir hayatım olsaydı öyle yapardım. Saygılar Cem kardeşim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız. Bence de olaya çok mekanik bakmış. Sevme, sevilme, sevgi. Bunları görmezden gelirseniz ortaya böyle bir düşünce çıkar. Okuyunca kafa karıştıracak kitaplar yazılıyor mu? Bu da ayrı bir konu gerçi. Ama dediğinize katılıyorum. Neye ilgisi varsa birinin hep onun üzerine okumalı ve izlemeli. Böylelikle daha da gelişecektir. Yorum için teşekkürler.

      Sil