Powered By Blogger

17 Mart 2016 Perşembe

Kitap sevgisizliğine damardan bir örnek...

      Kitap okumayı seven kimse kitaplara çok değer verir. Kitabın incinmemesine çok dikkat eder. Mesela ben kitabın yaprağının kıvrılmamasına çok dikkat ederim. Sayfalar her zaman düzgün
olmalıdır. Genelde kitap okuyan kişilerde böyle durumlar vardır. Kitap okumayı sevmeyen kişilerin bunları anlaması, biraz zordur tabi. Onlara anlamsız hatta saçma da gelebilir. Bu durumu başımdan geçen bir olayı anlatarak somutlaştırmak isterim. Lise yıllarındayız. Ya ikinci ya da üçüncü sınıf. Benim zamanımda liseler de dört yıllık gibi bir muhabbet yoktu. Üç yıldı benim dönemimde liseler. Neyse işte. Benim bir arkadaşım vardı. Benim gibi okumayı seven. Bana bir kitap getirdi.
                                                       ÖYLE BİR ANI Kİ                                        
       Bir romandı. Ama tarihi bir roman. Yanlış hatırlamıyorsam Kanuni Sultan Süleyman’ı anlatıyordu. Kitap biraz  da eskiydi. O yüzden arkadaşımla ben üzerine çok titriyorduk kitabın. Bir şey olmasın diye. Sakınılan göze çöp batar misali olanlar oldu. Bizim bir haylaz arkadaşımız vardı. Biz kitapsever arkadaşımla kitabı açmış ordan burdan konuşurken, bizim haylaz al sen kitabı. Bir sayfasını kopar, arasına koy, tekrar bize ver. Biz bir anda donup kaldık. Sonra göz göze geldik. Kendimi toparlar toparlamaz, “Oğlum sen ne yaptın?” dedim. Dedim ama. Olan olmuştu. işte lise dönemimizdeki bir gencin kitapla olan durumu buydu. O günden bugüne değişen bir şey olduğunu sanmıyorum.

                                                   ARTIK OKUYORUZ

       Ama en azından okunma oranlarında ilerlediğimizi düşünebiliriz. Dün akşam, Abbas Güçlü ile Genç Bakış programında Zülfü Livaneli konuktu. “Eskisi gibi okumadığımızı düşünmüyorum. Mesela Amerika’ya göre çok iyi durumdayız. Amerika’da en çok satanlarda edebi eserler yok. Ama bizde en çok satanlar, hep edebi eserler” dedi. Artık okumuyoruz algısı değişiyor, gördüğünüz gibi. Kitap fuarları dolup dolup taşıyor. İmza günlerinde kuyruklar uzayıp gidiyor. Ama tabi yetmiş milyona göre elbette az. Bu durum sinema gişelerinde de öyle gerçi. Yetmiş milyonluk ülkede yedi milyon gişe çok az. Zülfü Livaneli’nin söylediği başka bir şey de çok dikkatimi çekti. “Kadınlar, erkeklere göre daha çok okuyor. İmza günlerinde gelenlerin %90’ı kadın” dedi. Evet, ben de bunun farkındayım. Çevremde de kadınlar daha fazla okuyor. 
                                                       EĞİTİM ŞART
       Şimdi bizim bu haylaz arkadaşın yaptığını nereye koymak lazım? Onun açısından bakarsak bir yere koymak gereksiz. Çünkü şu açık ki, kitap sevgisiyle büyümemiş. Kitabın kokusunu içine çekmenin ne kadar güzel bir duygu olduğunun farkına varamamış? Ama genel olarak gençlik açısından bakarsak, hiç de iyi bir görüntü olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.Yine dönüp dolaşıp 
eğitime geliyoruz. Daha ilkokul sıralarından kitap sevgisi verilmeli tüm çocuklara. İlla yazar olacak diye değil. Bir insan yazar olsun veya olmasın kitap okumalı.

Foto kaynak:pixabay.com

Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder