tag:blogger.com,1999:blog-3411035895969180712.post2086957097283323470..comments2024-03-29T09:31:23.441+03:00Comments on kişisel blog - yaşamdan yazılar: Orhan Pamuk'tan tasvir etme örnekleri...Yaşamdan Yazılarhttp://www.blogger.com/profile/01603602833309614331noreply@blogger.comBlogger5125tag:blogger.com,1999:blog-3411035895969180712.post-68178492340080727002020-03-03T01:35:10.302+03:002020-03-03T01:35:10.302+03:00Öylelerini bende sevmiyorum. Sade olacak.Öylelerini bende sevmiyorum. Sade olacak.Yaşamdan Yazılarhttps://www.blogger.com/profile/01603602833309614331noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3411035895969180712.post-62437159838551191242020-03-02T15:36:37.926+03:002020-03-02T15:36:37.926+03:00Bazı yazarlar tasvir edeyim derken kitaptan koparı...Bazı yazarlar tasvir edeyim derken kitaptan koparıyorlar beni. Elime yeni bir Sait Faik kitabı aldım. Psikiyatride kelime salatası dedikleri türden yazılmış öyküler var içinde. Komplekse girdim, ben mi anlayamıyorum yoksa yazar mı anlaşılmıyor diye. Adına düzülmüş övgüleri görüp bir de edebiyat tarihimizdeki yerini ve tanınmışlığını düşününce sorun bende galiba dedim. Ama sevmiyorum muğlak yazı şekillerini. Akmıyor böylesi yazılar. Altug Khttps://www.blogger.com/profile/07986332480928807728noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3411035895969180712.post-75075762265360244222016-04-10T19:02:12.980+03:002016-04-10T19:02:12.980+03:00Rica ederim Cem bey, sağlığım elverdiğince yazılar...Rica ederim Cem bey, sağlığım elverdiğince yazılarınızı okurum ve yorum yaparım.Fakat yorumumu tekrar okuyunca tekrarlar ve cümle düşüklüğü olduğunu gördüm...Sanırım masaüstünde yazıp kaydetmem gerekecek bundan sonra.Ayrıca beğenmeniz hoşuma gitti.Ben de sevgilerimi sunuyorum.İyi akşamlar dileklerimle.Ece Evrenhttps://www.blogger.com/profile/11198161855240483058noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3411035895969180712.post-33842717393485370102016-04-10T15:24:33.378+03:002016-04-10T15:24:33.378+03:00O yillarinizi o kadar güzel anlatmışsınız ki. Zevk...O yillarinizi o kadar güzel anlatmışsınız ki. Zevkle okudum. Bir anda kendimi bir romanın ya da hikayenin içinde bulmuş gibi hissettim. Akıcı bir yazıydı. Kaybettikleriniz için başsağlığı diliyorum. Bu uzun ve güzel yorum için çok teşekkür ederim. Bu lezzetli yorumlarınızı her zaman beklerim. Ama bu lezzeti sizin blog okuyucularınızda alsın. Bloğunuzda da böyle yazılar kaleme alın ki herkes okusun. Bu tarih, yaşanmışlık kokan yorum için tekrar teşekkürler. Sevgilerle.Yaşamdan Yazılarhttps://www.blogger.com/profile/01603602833309614331noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-3411035895969180712.post-66105323629925502982016-04-10T12:46:17.312+03:002016-04-10T12:46:17.312+03:00Açıkçası çok okuyabildiğimi söyleyemiyeceğim.Bahan...Açıkçası çok okuyabildiğimi söyleyemiyeceğim.Bahane olmayacak ağır yaşanmışlıklarım oldu. <br /><br />Küçüktüm.Babam alim tadında bir adamdı.Uşak'ta Ağır Ceza hakimi idi.Bunu yazmamın nedeni var tabii.Çok disiplinli idi. Haliyle her türlü eğitimimizi önemsiyor, bazen itidalini bile kaybettiği oluyordu rahmetlinin.Amacı doğrultusunda bir çalışma ortamı yaratmıştı bize.Çalışma odasında büyükçe bir masası vardı.Üzeri altta yeşil çuha ve kalın bir camla kaplıydı.Masada bir sümen, dosyaları ve çeşitli kırtasiye malzemeleri vardı.Odanın üç tarafını özel yaptırdığı, gösterişsiz üç tane kütüphane duvarları kaplıyordu.Her taşındığımız ve genellikle müstakil evlerde odasına bir masa daha konurdu.Oturma düzenini o yapardı.Akşamlar daha uzundu sanki 63 lerde.Saat 20.00 gibi yerlerimizi alırdık.<br /><br />Öncelikle mesleğinden dolayı onun çocukları olarak karıştığımız sosyal hayata (anladığı yapılarımıza göre )dair endişeleri vardı. Dikkatli davranmamızı sık sık yinelerdi. Ve giderek arkadaşlıklarımız hakkında, daha evvel verdiği nasihatleriyle ilgili bizlerden bilgi alırdı. Bazen zorlanırdık.Zira her olanı söyleyemiyorduk açıkçası.Sakladıklarımız bizce masumca şeylerdi.Ama onun tepkisinden emin olamadığımız durumlardı. Çocukluğumuzu çalarak yaşadık hep.O adliyeden gelene kadar evde kavga dahil, her türlü yaramazlığı yapardık ve bayağı mutluyduk. Fakat ne yazık ki hepimiz bize öğretilen, sonraları bizde yerleştiği anlaşılan bu denetlenme baskısını hayatımız boyunca kendimize uygulamaktan kaçamadık...<br /><br />Velhasıl o günlerde, tam on üç yaşımda iken benim elime, bittiğini sandıkça tutuşturduğu Dünya Klasiklerini okumakta zorlanıyor, hele ki kitap hakkında imtihan edilmekten çok sıkılıyordum. Lakin doğuştan okumaya meftun rahmetli ablam üzülüyor ve özet geçiyordu bize.Fakat sürpriz sorulardı beni korkutan.İşte onlarda takıldığım an babamın bir saatlik nutku başlardı.İşte Cem bey, babamın ani ölümü hayatımızı allak bullak etti ve ben erken evlendim.Ablam ise çok iyi bir tarihçi ve edebiyatçı oldu.Siyaseti de seviyordu.Aktif değildi, fakat ölmeden bir ay öncesine kadar ondan hep bana okuduklarını anlatmasını istedim.İyi bir dinleyiciydim.Şimdi neredeyim ve ne yapıyorum pek bilemiyorum doğrusu.Ama o zamanlardan beri hayata sitem tadında yazmayı, acıları kullanmayı, zaman zaman onları süslemeyi severim.Öğreniyorum.Felsefe ve tasavvufa meraklıyım.Bu dallarda yazılmış bir çok kitap aldım.Şimdi OSHO'yu okuyorum.Sizi daha fazla sıkmadan kaçıyorum.Hoşçakalın.Ece Evrenhttps://www.blogger.com/profile/11198161855240483058noreply@blogger.com