Powered By Blogger

30 Aralık 2016 Cuma

Sıradan yaşamlar yaşıyoruz...

     Yeni bir karar alınmış. Avm otoparklarına giren arabaların  plakaları emniyete paylaşılacakmış. Eğer aranan araç varsa emniyet hemen enseleyecekmiş onları. Kardeşim, bunlar hep sonuçlarla uğraşmadır. İstersen her sokağa, her mahalleye kamera koy. Yapan, yine yapacağını yapar. Önemli olan işin kaynağına inmek be abi. Aradığın adam mafya mı? Abi bu adam nasıl mafya oluyor? Nasıl insanları öldürüyor? Nasıl kendi yasalarını koyuyor. Önemli olan insanları mafya olabileceği bir ortam yaratmamak. Yani işin özü: İnsan yetiştirmek. Teröristleri ele alalım. Canlı bomba oluyor. Kısacası önlem almakla bu işler çözülmez. Ha, “Bu önlem alınmasın” demiyorum. Bence iyi bir uygulama. Ama bununla çözüme ulaşamayız aga, anlatmak istediğim bu. Önemli olan zihniyeti öldürmek, o düşünceyi yok etmek. Bu da nasıl olacak? O düşünceye karşı düşünceler koyarak. Okuyan, sorgulayan, bilinçli bireyler yetiştirerek. Zaten bizim yıllardır düzeltemediğimiz şeylerden biri eğitim. Nitelikli insanlar yetiştiremiyoruz. Böyle olunca insanlar başı boş kalıyor. Kim nereye çekerse oraya gidiyorlar. Tamam, önlemlere eyvallah. Alınsın, alınmalı da. Ama önlem alırken işin özünü kaçırmayalım be abi. Kaliteli insan yetiştirmek için de adımlar atalım bir yandan da.

sıradan hayatlar, rutin hayat, güvenlik önlemleri, insan yetiştirmek, güncel

                                                               SIRADAN SEVİNÇLER
     Bazen hayat çok sıkıcı, çok rutin geliyor. Evden işe, işten eve. Eve gel yat. Sonra sabah tekrar kalk işe git. Yine gün boyu koşuşturma. Bir şeyleri yetiştirme telaşı. Hedefleri tutturmak için çabalamalar. Sonra akşam. Yine eve dön. Sanki bir şey eksik. Tat alamıyorum. Şükür sağlığım yerinde. Çalıştığım bir işte var. Ama biz insanoğlu işte doymak bilmeyiz. Hep daha iyisini, daha iyisini isteriz.  Ruhen açım sanki. Ruhum bir boşluk içinde. Hani bazen sevmediğiniz bir yemek yersiniz. Karnınız doyar ama ruhen doymamışsınızdır. Karnın doydu mu? Doydu olur. Ama yediğin yemekten zevk almamışsınızdır. Tıpkı bunun gibi bir ruh haline bürünüyorum bazı zamanlar. Pazartesi geliyor. Pazartesi sendromu diye dert ediyoruz. Cuma oluyor. “Hey! Tatil başlıyor” diye seviniyoruz. Sonra pazartesi bir daha sendrom. Sizce de bunlar çok basit, sıradan sevinçler değil mi? Böyle küçük şeyler için değil, daha büyük hedefler için sevinmeliyiz diye düşünüyorum.  

4 yorum:

  1. Aynen senin gibi düşünüyorum sonuç odaklı olmaktansa sorunun kaynağını bulup,düzenlemeler yapmak gerek.Yoksa yakala yakala bitmez ki suçlu :(Şu ruh halinden de lütfen çık artık :) Mutlu yıllar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. E kısa zamanda çıkmaya çalışacağım :) İyi yıllar :)

      Sil
  2. Aynen rutine bağlamış durumdayız, hep sıradan şeylerle uğraşıyoruz farklılıktan korkuyoruz sanki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farklılık rutini bozar çünkü. Ondan korkuyoruz. Belli bir düzen tutturmuşuz o bozulmasın istiyoruz.

      Sil