Powered By Blogger

21 Haziran 2016 Salı

Kafka: Bedenini sevmeyen bir yazar...

     Bu yazımızın konusu Kafka. Onunla ilgili her gün farklı bir şey öğrenebileceğiniz bir yazar kendisi. Bedeniyle barışık biri değil. Bedenini sevmiyor. Bunu günlüklerinde de dile getirmiş. 1910 tarihli günlükte bedeniyle ilgili karamsar cümleler yazmış. Bedeni onda o kadar bir takıntı haline gelmiş ki. Sahip olduğu beden nedeniyle hangi iş olursa olsun, başarıyı yakalayamayacağını düşünürmüş. Kafka, sadece bu özelliği ile şahsına münhasır bir kişilik olduğunu ispatlıyor. Hani bilgisayarın ekranına bakarsınız. Ekranda sayfa bembeyazdır. Hala bir şey yazamamışsınızdır. Öylece bekler durursunuz dakikalarca, bir şeyler yazmak için. Oda bu durumu yaşarmış. Yazmak için koltuğuna oturduğuyla kalır. Yazamaz, kısır saatler geçirirmiş.
kafka

                                              ONUN KORKUSU: ÖLÜM KORKUSU
     Hepimizin korkuları olduğu gibi, onunda bir korkusu var. Bu hayatta fazla ömürlü olamayacağı korkusu. Bu dünyadan erkenden göçme korkusu. Bu korku ona, dünyada kırk sene bile yaşayamayacağını fısıldamış. Altıncı his ya da bir ilham diyebiliriz herhalde buna. Yoksa, başka türlü nasıl anlatırız dünyada ne kadar yaşayacağını bilmesini. Evet, kırk yaşında, tam da dediği gibi bitmiştir bu hayat yolculuğu. Kafka son nefesini verdiğinde tarihler, 1924 yılını gösteriyordu. Okuduklarımızı bir toparlayalım isterseniz. Buraya kadar yazılanları göz önüne alırsak, diğer yazarlardan farklı olarak iki özelliğini görüyoruz. Birincisi: Kendi bedenini sevmemesi. İkincisi: Dünyada ne kadar yaşayacağını bilmesi. Bir toparlama yaptıktan sonra, anlatmaya devam edelim isterseniz.
ÖNERİ YAZI: Osmanlı'nın doğuşu: Merhaba Söğüt
                                                    ÖLÜM KOKUSU ALAN KÖPEK
     Yazarlar, içinde bulundukları ruh hallerini eserlerine yansıttıklarına göre, ölüm korkusunu eserlerinde görebiliyor muyuz? Evet, görebiliyoruz. Son yazmış olduğu birkaç hikayeden biri olan, “Bir Köpeğin Araştırmaları”nda kendisini gösterir bu durum. Köpekler normalde neyin kokusunu alırlar? Bir kemiğin ya da atılmış bir yemeğin. Ama bu hikayedeki köpek, ölüm kokusu alıyor. Bu hikayeyi hangi ortamda yazdı, buna da bakmak lazım. Bu hikayeyi yazarken normal, sıhhatli bir insan değildir. Bu hikayeyi yazarken, o artık bir tüberküloz hastasıdır. Böyle bir psikolojideki bir yazardan, böyle bir hikayenin çıkması, çok normal olsa gerek. Ben bu tip yazıları yazarken en baştaki amacım: Yazarlar hakkında bilinmeyenleri paylaşmak. Siz daha önce Kafka hakkında bu okuduklarınızı duydunuz mu?
ÖNERİ YAZI: Orhan Veli'ye göre sanat ne içindir?

Foto kaynak: Pixabay.com


Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com

2 yorum:

  1. Ey gidi Kafka çok kaliteli bir yazar kendisi ya :) en son Şato adlı eserini okudum daha sonra Dava'ya geçmeyi düşünüyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim ise seninkinin tersi olmuş. Şu ara Dava'sını okuyorum. Sonra Şato'ya geçeceğim :)

      Sil