Bu yazımızın konusu Kafka. Onunla ilgili
her gün farklı bir şey öğrenebileceğiniz bir yazar kendisi. Bedeniyle barışık
biri değil. Bedenini sevmiyor. Bunu günlüklerinde de dile getirmiş. 1910
tarihli günlükte bedeniyle ilgili karamsar cümleler yazmış. Bedeni onda o kadar
bir takıntı haline gelmiş ki. Sahip olduğu beden nedeniyle hangi iş olursa
olsun, başarıyı yakalayamayacağını düşünürmüş. Kafka, sadece bu özelliği ile
şahsına münhasır bir kişilik olduğunu ispatlıyor. Hani bilgisayarın ekranına
bakarsınız. Ekranda sayfa bembeyazdır. Hala bir şey yazamamışsınızdır. Öylece
bekler durursunuz dakikalarca, bir şeyler yazmak için. Oda bu durumu yaşarmış.
Yazmak için koltuğuna oturduğuyla kalır. Yazamaz, kısır saatler geçirirmiş.
ONUN KORKUSU: ÖLÜM KORKUSU
Hepimizin korkuları olduğu gibi, onunda
bir korkusu var. Bu hayatta fazla ömürlü olamayacağı korkusu. Bu dünyadan
erkenden göçme korkusu. Bu korku ona, dünyada kırk sene bile yaşayamayacağını
fısıldamış. Altıncı his ya da bir ilham diyebiliriz herhalde buna. Yoksa, başka
türlü nasıl anlatırız dünyada ne kadar yaşayacağını bilmesini. Evet, kırk
yaşında, tam da dediği gibi bitmiştir bu hayat yolculuğu. Kafka son nefesini
verdiğinde tarihler, 1924 yılını gösteriyordu. Okuduklarımızı bir toparlayalım
isterseniz. Buraya kadar yazılanları göz önüne alırsak, diğer yazarlardan
farklı olarak iki özelliğini görüyoruz. Birincisi: Kendi bedenini sevmemesi.
İkincisi: Dünyada ne kadar yaşayacağını bilmesi. Bir toparlama yaptıktan sonra,
anlatmaya devam edelim isterseniz.
ÖNERİ YAZI: Osmanlı'nın doğuşu: Merhaba Söğüt
ÖLÜM KOKUSU ALAN KÖPEK
Yazarlar, içinde bulundukları ruh hallerini
eserlerine yansıttıklarına göre, ölüm korkusunu eserlerinde görebiliyor muyuz? Evet,
görebiliyoruz. Son yazmış olduğu birkaç hikayeden biri olan, “Bir Köpeğin
Araştırmaları”nda kendisini gösterir bu durum. Köpekler normalde neyin kokusunu
alırlar? Bir kemiğin ya da atılmış bir yemeğin. Ama bu hikayedeki köpek, ölüm
kokusu alıyor. Bu hikayeyi hangi ortamda yazdı, buna da bakmak lazım. Bu hikayeyi
yazarken normal, sıhhatli bir insan değildir. Bu hikayeyi yazarken, o artık bir
tüberküloz hastasıdır. Böyle bir psikolojideki bir yazardan, böyle bir
hikayenin çıkması, çok normal olsa gerek. Ben bu tip yazıları yazarken en
baştaki amacım: Yazarlar hakkında bilinmeyenleri paylaşmak. Siz daha önce Kafka
hakkında bu okuduklarınızı duydunuz mu?
ÖNERİ YAZI: Orhan Veli'ye göre sanat ne içindir?
Foto kaynak:
Pixabay.com
Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com
Ey gidi Kafka çok kaliteli bir yazar kendisi ya :) en son Şato adlı eserini okudum daha sonra Dava'ya geçmeyi düşünüyorum :)
YanıtlaSilBenim ise seninkinin tersi olmuş. Şu ara Dava'sını okuyorum. Sonra Şato'ya geçeceğim :)
Sil