Powered By Blogger

3 Nisan 2016 Pazar

Ölümle, şiiriyle yüzleşmiş bir şair...

     Attila İlhan deyince aklınıza ne geliyor? Benim, Ben Sana Mecburum şiiri geliyor. Bir de devamlı milli olmayı, olmamızı savunan görüşleri. Ben bu görüşlerini seviyorum. Bana göre de, her şey de milli bir yapımız olmalı. Miili edebiyatımız. Milli cep telefonumuz. Milli otomobilimiz. Yazar dediğin, şair dediğin böyle olmalı. Ben, hem yazar, hem şair ifadesini kullanıyorum. Çünkü kendisinde ikisi de var. Romanı da var. Zaten şairliğiyle biliniyor. Zamanında Fransa’da yaşamış. Orada Avrupa kültürünü iyice etüt etmiş. Fransa’ya da Nazım Hikmet için gider. Nazım için bir komite kurulmuştur. Ona katılmaya. Bu vesileyle de, Avrupa’yı yakından tanır işte. Kendimizi Avrupa’lıdan aşağı görmemizi kendisi şöyle anlatır.
kitap

                                              KENDİMİZİ KÜÇÜK GÖRME HASTALIĞI
     “Lisede Sofokles okuduk, Klasik Türk Musikisi’ne sövmeyi, Divan şiirini hor görmeyi… Sanki Sinan Leonardo’dan önemsiz, Mevlana Dante’den küçüktü, Itri ise Bach’ın eline su dökemezdi. Aslında kültür emperyalizminin ilmiğini kendi elimizle boynumuza geçiriyorduk…” Ne güzel ifade etmiş değil mi? Soruyorum size. Değişen ne var? Hala kafalarımız aynı değil mi? Gün gelip bu sözü geçersiz kılarsak, o zaman millet olarak ilerlemiş, yol kat etmiş sayacağız kendimizi. Yazı üzerine söylediği bir şey de, çok dikkatimi çekti benim. Onu da sizlerle paylaşmak isterim. Daha iyi yazar olmanın yollarından biri de denebilir aslında bunun için. Yazarken de tasarrufu savunan bir yapısı var.
                                                       ÖLÜMÜYLE YÜZLEŞMESİ
     “O ne demek?” derseniz. Bir örnekle anlatıyor kendisi bunu. Diyelim ki bir adam var. Bu adam yalnız, bu adam tek başına. Bunu nasıl anlatırsınız? “Adam şöyle yalnız, adam böyle yalnız” diyerek lafı uzattıkça uzatır mısınız? Evet, uzatırız. Genelde hepimiz böyle yaparız. İşte, “Böyle uzatmayın” diyor. “Kesik bir kol gibi yalnızlık deyip geçin” diyor. Sizce de vurucu bir tanımlama değil mi bu? Son olarak da, An Gelir şiirinden bahsetmek isterim sizlere. Bu şiirinde sanatıyla, yani şiiriyle ölümle yüzleşir, kendi ölümüyle. “Görünmez bir mezarlıktır zaman/ şairler dolaşır saf saf/ tenhalarında şiir söyleyerek/ kim duysa/korkudan ölür/ -tahrip gücü yüksek- / saatli bir bombadır patlar/ an gelir attila ilhan ölür”

Foto kaynak:pixabay.com

Blog linki:yasamdanyazilar.blogspot.com

      

2 yorum:

  1. Aslında bizim, bize ait kayda değer bir şeyimiz olmadı ki.Okuyanlarımız yazarken hep destek aldılar okuduklarından.Okumayanın da yazacak şeyleri oldu mutlaka, bunun için ise yetenek gerekliydi. Ben edebiyata aşık olmak gerek diyorum yazmak için.Bir de esinleneceği bir kaynak.
    En çok da şu yazdığınız hoşuma gitti:'Gün gelip bu sözü geçersiz kılarsak, o zaman millet olarak ilerlemiş, yol katetmiş sayacağız kendimizi.'Değerlendirmeniz çok güzeldi.Esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazının ana noktalarından birini yakalamıssiniz. Bunu farketmeniz ve övgünüz çok güzel. Değerli vaktinizi ayırıp yorum yaptiginiz için ayrica Teşekkürler. Esen kalın.

      Sil