Powered By Blogger

15 Şubat 2016 Pazartesi

Güneşli bir gün hikayesi...

     Bugün hava çok güzeldi. Yazdan kalma bir gündü. Sıcaktan yandım. Şubat ayının ortasında. Küresel Isınma dedikleri bu olsa gerek. Havanın ne zaman, nasıl olacağını kestirmek çok zor. Pencereden güneş odaya girince sevindim. Hasretiz güneşe ne de olsa. Kış günleri hep hava kapalı. Bi noktadan sonra insanın içi de kapanıyor. Sizce de öyle değil mi? Zaten yapılan bilimsel araştırmalar da bu duygumuzu destekler nitelikte. Kapalı günler depresyona sokuyormuş çoğu kişiyi. Demek ki bu aylarda asık suratlı insanlar görmemiz bu yüzden.
      GÜNEŞ VAR AMA SICAK MI?
     Bu tip günlerde güneşi görürsünüz fakat dışarısı yine de soğuktur. O yüzden dışarı çıkarken ince giyinip giyinmeme konusunda kararsız kaldım. Neyse ki kardeşimin işi vardı. Benden önce dışarıya çıkmıştı. Hemen onu aradım. "Dışarısı nasıl?" dedim. Heyecanlı bir şekilde, "Harika!" dedi. "İnce bir kazakla ya da tişörtün üstüne ince bir hırkayla çık" diye devam etti konuşmasına. Bi tişört giydim. Bir de ince bir hırka aldım. Çıktım yola. Daha yolun yarısında çıkardım hırkamı.
   ŞUBAT AYINDA SADECE  TİŞÖRTLE DOLAŞMAK    
     İnsan şu Şubat ayında tişörtle dolaşırken kendini bi garip hissediyor. Üstüme baktım. Evet, sadece bi tişört vardı. Kendi kendime, "İnanamıyorum şu an üstümde sadece bir tişört var" dedim. Güneş Topla Benim İçin şarkısını mırıldandım. Yaz ayında ki gibi hırkamı elime aldım. Fırından ekmek alıp dönecektim. Ama bu güzel havada da hemen eve de gidilmezdi ki. Bizim fırın ilçenin merkezinde. Ve bir de büyük camimiz var. Hemen caminin önünde de banklar var. Gittim o banklardan birine oturdum. Gelen geçenleri izledim. Ve inanır mısınız sıcaktan yandım. "Güneşten gerekli vitaminleri aldığıma göre kalkma zamanı geldi" dedim.

Blog linki : yasamdanyazilar.blogspot.com    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder